30 Mayıs 2012 Çarşamba

RÜYA AVCISI ( CENİN POZİSYONU )


     Merhaba.
     Benim adım Rüya Avcısı. Daha önce tanışmıştık.
     Kendimi bırakıp insanların rüyalarında dolaşıyorum. Şahıslar umurumda değil, ben onların hayalleriyle besleniyor, karanlık dünyalarında nefes alıyorum ve iştahıma uygun olanı yutup, aklımda sindiriyorum.
Şimdi algılarımı temizleyip, kim bilir kimlerin rüyalarını yaşayacağım?
     Merhaba, içeri girebilir miyim?

     Mmmmm. Uzun süredir iyi bir rüya avlayamamıştım. Birkaç gece önce öylesine bir tur attım karanlığın elimizde olmayan dünyasında ama sadece bir tane lezzetli rüya yaşayabildim.
     Biraz ondan bahsedeyim size. Eeee. Bir adam gördüm karanlık, sessiz, yalnız bir sokak arasında canhıraş koşuyordu. Birinden veya bir şeyden kaçıyordu. Devamlı etrafına bakınıyor, nereye koşacağını bilmiyor gibiydi. Kan ter içinde kalmış, nefesinden boğulurcasına koşuyordu zavallı adam.
     Oooooo. Yaşlıca bir kadın daha gördüm aynı rüyanın çerçevesinin içinde, o da koşuyordu. O da, tıpkı diğer adam gibi canı yanmışçasına koşuyor, bir şeyden veya birinden kaçıyordu. Zavallı kadının terinin rengi neredeyse kanı kadar kırmızıydı. O da yalnız ve sessiz bir otoyolun kenarında, vücudunun hantallığına aldırmadan koşuyordu.   
     Şşşşşş. Başka birini daha gördüm koşarken. O an bu rüyanın keyfinden öleceğimi anladım ve rüyayı emmeye başladım. Hhhhh. Bu sefer koşan yirmili yaşlarda bir gençti. O, diğerlerinden daha atik ve daha öfkeliydi. Ama ne yaparsa yapsın korkusu onun bir adım önündeydi. Kavak ağaçlarına benzeyen bir ormanımsı yerde koşuyordu. Soluğunun sesi karanlık geceye yapışıyordu sanki. Zavallı, neden bu kadar korkmuştu merak ediyorum. Merak etmek ne demek, vvvvvv bunun cevabı için çıldırıyorum. Mmmm. Genç, hızla ormandan yine sessiz bir ara yola çıkıyor. Karanlık, yolun kenarlarındaki evleri siyaha boyamış.
     Başka birini daha görüyorum koşarken. Uzaklardan o kadar hızla geliyor ki, bu hız ancak sokak lambalarının yıkadığı karanlık sokaktaki ayak seslerinden anlaşılıyor. Her adım metalik ve tok bir ses çıkartıyor yankılanarak. Her nefes onunla boğuşuyor sanki. Tam önümde duruyor ve ellerini dizine dayayarak bayılmamak için aldığı nefeslerini kontrol altına almaya çalışırken, aklını kaybetmiş gibi ardına ve etrafına bakınıyor. Ffffffff.
     Bu nasıl güzel bir rüya böyle? İyi ki rüya avcısıyım diye sevindiğim anlardan biri.
     Sonra sırayla, üç kadın ve iki erkek daha görüyorum, nabızları ağızlarında atarak koşan. Hepsi de sessiz sokaklarda birinden kaçıyorlar, hepsi de korkudan ölüyorlar. Yaşlı bir adam koşarken elini kalbinin üstüne atmış sanki onu elleriyle sökecekmiş gibi yüzünü buruşturarak koşuyor. Yaşlı kadın ağlamaktan erimiş gibi.         Aaaaaaaaaa.
     Aniden bomboş bir çayır görüyorum. Uçsuz bucaksız. Ay sanki bir sanat eserini aydınlatmakla görevliymiş gibi, bütün hünerini sergiliyor. Rrrrrrrr. Bir dönüyorum, ilk gördüğüm adam koşarak çayıra geliyor ve ortasında duruyor. Gözlerindeki korku kaybolmuş. Amacına ulaşmış gibi, sakin. Ama yüzünde, ne olacağını merak eden bir ifade bezeli. Ardından diğerleri sırayla çayıra giriyorlar koşarak. Hepsi çayırın tam ortasında buluşuyorlar sanki. Hepsinin yüzündeki korku kaybolmuş. Hepsi meraklı. İiiiiii. Tuhaf olansa hiç biri bir diğerine bakmıyor. Sanki tek başlarına olduklarını zannediyor. Bir anda çayırın içi, o sessiz alan, insanla doluyor.
     Şşşşşşşşşşşşşşş. İşte rüyanın en güzel anı. Bütün hepsi yere uzanıyor. Sağ taraflarına dönüyorlar. Ellerini yumruk yapıyor ve çenelerinin altına getiriyorlar. Dizlerini karınlarına çekerek cenin pozisyonu alıyorlar.
Ufffffffff. Hepsi aynı anda gözlerini kapatıyor. Onlarca insan ay ışığında gülümsüyorlar.
     Cenin pozisyonundalar, mutlular.
     Vay vay vay. Rüyaya bak. Onlarca insan gözden kayboluyor ve çayır yine aynı sessizliğine kavuşuyor. Cenin çayırı bereketini gösteriyor. Çayıra ulaşanlar kurtuluyor belki de. Kurtulamayanlar, karanlıklarda kayboluyor. Belki de rüyayı gören hamiledir diye düşünüyorum. Belki de yaşlı ve ölümü bekleyen biridir. Uuuuuu. Ne olursa olsun enfes bir rüyayı çekiyorum içime.
     O gece en az bir haftalık beslendim. Günlerdir bu rüyayı yaşıyorum. Artık yeni bir rüya yaşamının zamanı geliyor ama bu gece değil.
     Tekrar avlanmaya çıktığımda görüşürüz. Ben şimdilik cenin çayırında olacağım. Sanki buraya her gece yeni insanlar geliyor.
     Rüyalarınız benim için, en az kendinizin olduğu kadar önemli.
     Hadi siz de gidin, rüyalar görün. Özgürce görün. Nnnnnnn. Korkmayın bu gece avlanmayacağım. Mmmmm.

     Benim adım rüya avcısı daha önce karşılaşmıştık.
        

                                                                                           
                                                                                            30 Mayıs 2012