Merhaba.
Benim adım Rüya Avcısı. Daha önce tanışmıştık.
Kendimi bırakıp insanların
rüyalarında dolaşıyorum. Şahıslar umurumda değil, ben onların hayalleriyle
besleniyor, karanlık dünyalarında nefes alıyorum ve iştahıma uygun olanı yutup,
aklımda sindiriyorum.
Şimdi algılarımı
temizleyip, kim bilir kimlerin rüyalarını yaşayacağım?
Merhaba, içeri girebilir
miyim?
Mmmm tekrar sizinle buluşmak ne kadar güzel. İnsanoğlunun açlığına
hizmet etmek ne kadar güzel. Amacım hizmet etmek olmasa da, bunu seviyorum.
Benim gördüğümün bir kısmını yaşamanızı istiyorum. Bu da benim zevkim.
Uzun süredir lezzetli bir rüya sunmamıştım size, bu yüzden hemen
avlanmaya çıkıyorum.
Süzülüyorum. Akıyorum. İnsanların akıllarının ürettiği elektrikte
kendime yol buluyorum. Sssss burası rengârenk. Şekillerin hepsi oval ve
yumuşak. Ne zaman iyi bir rüya bulacağıma aldırmadan yüzüyorum hayallerin
arasında. İşte bunu çok seviyorum. O kadar çok duygu tadıyorum ki, bana bile
çok geliyor. Size şu an yaşadıklarımı anlatmaya kalksam korkarsınız. Belki bir
daha uyuyamazsınız. Yanlışlıkla tadına varacak olsanız, bir daha uyanmak
istemezsiniz. Güvenin bana. Size vaatte bulunmak için veya korkutmak için
söylemiyorum bunları.
Şşşşş işte yakaladım bir tane. Algıların içine dalmadan önce
burasının nasıl bir yer olduğunu, sizin anlayabileceğiniz bir dilde anlatmaya
çabalayacağım. Elbette böyle bir riske girmeme gerek yok ama bu benim hoşuma
gidecek.
Şöyle düşünün, dünyada milyarlarca insan var, bunlara ölmüş olan
insanları da ekleyin. Bunca insana huzur buldukları bir dünya hayal etmelerini
söyleyin. Daha sonra korktukları bir dünya hayal etmelerini söyleyin. Karşınıza
ne kadar çok hayal çıkar inanamazsınız. İşte benim yaşadığım dünya bu kadar
değişken ve bu kadar muhteşem.
Bakın kapı çalıyor. Uuuu anlatacaklarım vardı daha ama güzel bir
rüya gibisi var mı? Hadi yeni bir rüyanın kapısını aralayalım ve aklınızın
derinliklerine yeni bir çentik atalım.
Ağlayan bir kadın görüyorum. Çok yaşlı değil ama yorgun. Özlem
dolu. Karanlık bir odada yalnız başına ağlıyor. Gözyaşlarından oluşmuş bir
gölün tam ortasında. Kapı çalıyor tekrar. Ağlayan kadın başını kaldırıyor. Bir
süre dinledikten sonra başını iki yana sallayarak ağlamaya devam ediyor. Sanki
buna ihtiyacı varmış gibi.
Kapı ısrarla çalınca ayağa kalkıyor ve öfkeyle kapıyı açıyor.
Aaaa kapıda tıpkı kendine benzeyen bir kadın var. Yüzünde bir müjde taşır gibi
gülümsüyor ağlayan kadına. Fakat kıyafetleri bir dilenciyi andırıyor. Yüzü gözü
kir içinde ama çehresi apaydınlık.
Ağlayan kadın, dilenciye ne istediğini soruyor.
Dilenci “bedelini öde, sana kaybettiklerini geri vereyim” diyor.
Ağlayan kadın “defol!” diyor.
Dilenci “bana bak” diyor. “Yüzüme bak ve benim kim olduğumu gör,
sonra defet beni başından.”
Kadın, dilencinin yüzüne bakıyor ve ağlamaya devam ediyor. “Bu
olamaz.”
“Olur. Sen sadece bedelini öde, ben de sana kaybettiklerini geri
vereyim.” Dilencinin yüzünde bir güven var ki, ancak Rüya Avcısının anlayacağı
cinsten. “Bunu sen istedin ve isteklerinin gerçekleşeceği tek yer burası. Hadi
fırsatı kaçırma. Yoksa inancını kaybedersin ve bu fırsat uçup gider.”
Ağlayan kadın isyan edercesine dilencinin yüzüne nefretle bakar.
Oooo buradan sonrasını merak ettim doğrusu. Eğer benim tahmin
ettiğim doğrultuda ilerlerse bu rüya, hepinize iyi bir ders olacak ve başta
anlatmaya çalıştığım şeyi kavramanıza yardımcı olacak.
“Sevdiklerimi geri getiremezsin.” Ağlayan kadın, hızla ümidini
yitirir gibi yüzünü buruşturur.
Dilenci ustalıkla gülümsemeye başlar. “Sen bedelini ödemeyi kabul
et, ben her sevdiğini geri getiririm.”
“Git başımdan kadın, senden isteyeceğim şeyi geri getiremezsin.”
Ağlayan kadının sesinde karanlık bir titreme var.
“Sakın inancını kaybetme yoksa ben yok olurum. Buraya senin
arzuların sayesinde geldim ve senin istediğin şeyi yapmaya hazırım ama sadece
bunu bana söylemen gerek. Ve elbette bedelini ödemeyi kabul etmen.” Dilenci
cebinden bir oyuncak araba çıkarttı ve ağlayan kadına uzattı.
Ağlayan kadın tokat yemiş gibi, şaşkınlıkla oyuncak arabayı aldı
ve dizlerinin üzerine çökerek feryatlar halinde ağlamayı sürdürdü.
“Sadece bana ne istediğini söyle.”
“Bedeli ne olacak peki?”
“Ne istediğini söyle, bende bedelini söyleyeyim.”
“Bana oğlumu geri getirebilir misin?” Ümit, beyaz bulutlar olarak
kadının etrafını sardı.
“Sana oğlunu geri getiririm ama bana bedelini ödeyip
ödeyemeyeceğini söyle.”
“Sen bana olgumu geri getir bedelini, ne olursa olsun bedelini
ödemeye hazırım.”
Dilenci gülümsedi ve ağlayan kadının yanına dizlerinin üzerine
çöktü. Şefkatli bir ses tonuyla “Bedelini ödemeye hazır mısın gerçekten?”
“Mümkün olmayan bir şeyin bedeli ne olabilir?”
Durun bir dakika. Buradan sonrasını anlatıp anlatmamak doğrumudur
bilmiyorum. Bildiğim tek şey, siz bunu istiyorsunuz ve belki bu rüyanın
benzerini gördünüz ama yapmalı mıyım? Bu rüyaya dalmadan önce, önüme seçenek
sunulsaydı belki başka bir rüyaya zıplayabilirdim ama şimdi, tam bu noktada
devam edeceğim. Hem benim dünyamı anlamanızın en iyi yolu bu.
Zzzzz buyurun devam edelim.
“Hadi bana bedelin ne olduğunu söyle” diye hıçkırıklarla sordu
ağlayan kadın.
“Sana oğlunu geri getireceğim ama bedeli ağır olacak. Hiçbir
doktor iyi edemeyecek seni. Çünkü iyi olmak istemeyeceksin. Bu bedeli ödemeye
devam etmek isteyeceksin. Bunu istiyor musun?”
“Eğer oğluma kavuşacaksam, evet. Bedelini ödeyeceğim.”
“Tamam, o zaman oğlunu sana getireceğim.”
Ağlayan kadın aniden sustu ve dilenciye öfkeyle baktı. “Bedel
nedir?”
Dilenci ayağa kalktı.
“Bedel nedir?”
“Bedel” dilenci sağ kolunu havaya kaldırdı ve tuhaf bir hareket
yaptı. Merdiven boşluğundan adım sesleri gelmeye başladı.
Uuuuuu.
“Artık aklını hayal dünyasına teslim ettin. Bedenin, insanların
gerçek diye adlandırdığı dünyada yaşayacak ama aklın burada, hayal dünyasında
yaşayacak. Bedel bu. İnsanlar senin aklını kaybettiğini zannedecek ama sen
burada, oğlunla yaşayacaksın. Onunla istediğin kadar vakit geçireceksin.”
Ağlayan kadının yüzü gülmeye başladı. Oğlunun adım sesleri
yakınlaşmıştı.
“Oğlum?”
“Anne.”
Dilenci artık ortadan kaybolmalıydı.
Ffffff çok iyi bir rüyaydı. Beslendim. Size anlatmak istediğim
her şey bundan ibaret. Gerçek diye zannettiğiniz dünya aslında, kısıtlı bir
yaşam. Hiçbir şey elinizde değil. İstediğiniz her şey için bedel ödemelisiniz.
Eğer bu kadın gibi rüyalar âleminde yaşamaya karar verirseniz
beni bulun.
Benim adım Rüya Avcısı. Daha önce karşılaşmıştık zaten.
Erol Çelik
24 Eyl. 2012