Distopik bir hayatta yaşamak istiyor muyum gerçekten? Bu soruyu
bilerek ve acımasızca soruyorum kendime. Bitmiş bir dünyayı daha şimdiden merak
ediyor olabilir miyim? Daha yeni yeni, teknoloji denen şeyin tadını çıkarmaya
başlamışken, ne acelem var teknolojinin mahvettiği bir dünyayı merak etmek
için.
Bence işin zevki o zaman başlayacak.
İşin en kötü tarafı ben o dünyayı göremeyeceğim. Ama hayal
gücümde o dünyayı yaratarak keyfini çıkarmak gibi bir meziyet edinmeye çalışıp,
o lezzetin kokusunu almaya çalışıyorum.
Öyle bir gün gelecek ve insanlar yollarda dolaşırken hiçbir teknolojik
aygıtla karşılaşmayacak. Daha doğrusu, hiçbir çalışan mekanizmayla
karşılaşmayacak. Birbirleriyle konuşmak için yüz yüze ve kendi seslerini
kullanmak zorunda kalacaklar. Telefon, televizyon, internet, uydular, arabalar,
uçaklar olmayacak.
İnsanlar kendilerini ortaçağın göbeğinde bulacaklar. Ama
teknolojik bir çöplüğün tam ortasında. Kendilerine sığınmak için gökdelenlerin
yıkıntılarında yer bulabilecekler. Yemek için tekrar toprağı ekmek zorunda
kalacaklar. Tabii toprak diye bir şey bulabilirlerse. Çocuklarını eğitmek için
iş kendilerine düşecek. Yemeklerini pişirmek için çalı çırpı yakacaklar. Kahve
bulamayacaklar. Avlanmak için hayvan bulamayacaklar. Kendilerini savunmak için
yine ok, yay kullanmak zorunda kalacaklar.
Ben böyle bir dünyada yaşamak isterdim.
Neden?
O zaman sanal yaşamayacağımı düşünüyorum. Birilerine hizmet
ederek kazandığım parayla hayatımı idame ettirmek zorunda kalmayacağım. İlkel bir
mutluluğu yaşamak için mücadele ederken asıl keyfi o zaman yaşayacağım.
Şu soruyu da kendime soracak kadar cesaretliyim. Çocuğumu böyle
bir dünyada yetiştirmek ister miyim?
Evet.
Başkalarının dikte ettiği şeyleri öğrenmek zorunda olmadan,
hayatını kendi yönlendirebileceği bir dünyada yaşamasını istemek bence en önemli
şey. Bilgisayarda oyun oynayacağına dışarıda kendi hayal gücüyle oyunlar
yaratması daha mantıklı değil mi sanki?
Belki o zaman insanlar tembellikten kurtulur, tekrar kitap
okumaya başlarlar. Tabi kitaplar basılı olarak kalırsa.
Para kullanmak zorunda olmadan tamamen yıkılmış bir teknolojinin
gölgesinde insan ne kadar huzurlu olur kim bilir?
Ama korkmayın şimdilik bu mümkün değil. Distopik bir yaşam şu
anlık yazarların parmaklarındaki büyüde saklı kalacak. Bizler kendimizin kölesi
olarak yaşamaya mahkum olacağız. Ben memnun değilim ama olsun, en azından öyle
bir dünyanın olacağına inanıyorum.
Erol Çelik 2011-09-27
erolcelikdepo@gmail.com
www.erolcelik.net
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder