Ölü
sinekler
Duvardaki yaşlı eller
____________________________________________________________________________
Merhaba.
Benim adım Rüya Avcısı. Daha önce tanışmıştık.
Kendimi bırakıp insanların
rüyalarında dolaşıyorum. Şahıslar umurumda değil, ben onların hayalleriyle
besleniyor, karanlık dünyalarında nefes alıyorum ve iştahıma uygun olanı yutup,
aklımda sindiriyorum.
Şimdi algılarımı
temizleyip, kim bilir kimlerin rüyalarını yaşayacağım?
Merhaba, içeri girebilir
miyim?
Bırrrrr uzun süredir
avcılığa çıkmamıştım. Ssssss özledim. Bu gece karanlık ve kasvetli bir yolculuk
istiyorum. Mmmmmmm.
İşte yakaladım.
Şşşşş sessiz olun, bu rüya
güzel. Çatıda bir adam görüyorum, tuhaf bir şapkası var. Karanlıktan dolayı
adamı sadece gölge halinde seçebiliyorum. Soğuk. Evet, hissettiğim şey tam
olarak soğuk. Bayıldım. Mmmmm. Bir cam kırılıyor ve binlerce cam kırığı üzerime
yağıyor. Her parça ayrı bir ışığı yansıtıyormuş gibi odanın içi bir an renk
cümbüşüne dönüşüyor.
Güzel. Çok güzel. Eğer benim
adım Rüya Avcısıysa bu rüyanın güzel olacağına eminim.
Dışarıda yağmur yağmıyor
ama şimşekler tüm bedenleri aydınlatıyor. Kasvet, anlık ışık patlamalarının
arasında dans ediyor. Unutmayayım da bu bedenin rüyalarını daha sonra da
ziyaret edeyim.
Bir el masanın üzerindeki
boş bir şişeyi alıyor. Az ilerde bir kadın duvarın dibine çökmüş perişan bir
halde ağlıyor. Kadının yüzünde anlatmak istediklerini gizleyen bir hüzün var.
Rrrrrrrrr. Merak ediyorum. Şişe kadının yanına düşüyor ve parçalanıyor. Aynı
anda yukardan cam kırıkları yağıyor. Gözyaşları gibi. Kadın ağlamaya devam
ediyor. Kadının ıslak yüzünde milyonlarca renk dolaşıyor.
Adım sesleri duyuluyor. Yumuşak
bir toprakta yürüyen ayaklar sanki ruhları eziyormuş gibi. Şişeyi kadının
yanına atan kişi görünmüyor ama korkusu kadının ruhunda dolaşıyor.
Yine yukardan cam parçaları
yağmaya başlıyor, bu sefer cam parçaları yere çarpmadan önce sıvılaşıyor. Her
yer kıpkırmızı gözyaşıyla doluyor. Duvarlar, yerler, kadının yanakları
kızarıyor. Kadın avazı çıktığı kadar bağırıyor. Eliyle yanağına sıçrayan sıvıyı
iğrenerek temizlemeye çalışıyor. Öylesine acıyla bağırıyor ki, sesi yüzyıllar
öncesinden gelen bir yaratığın tiz çığlıklarını andırıyor. Ağzını o kadar çok
açıyor ki, neredeyse ağzından ruhunu kaçıracak. Çatıdaki adam kaçıyor. Kızarmış duvarlarda
onlarca kol uzanıyor. Bir şeyleri tutmaya çalışan eller, kadına doğru ilerliyor.
Yaşlı insan elleri bunlar. Yaşlı ve hastalıklı. Kadın çığlıklar atmaya devam
ediyor. Ağzını çok daha fazla açıyor.
Masanın üzerinde yeni bir
şişe görülüyor, bu sefer şişenin içi kırmızı bir sıvıyla dolu. O sıvının
koyulunun ardından bile duvarın dibinde canhıraş bağıran kadının silueti
görülüyor. Bir el uzanıyor ve şişeyi yine kadının yanına fırlatıyor. Şişe korkunç
bir gürültüyle parçalanırken duvarlara kırmızı sıvı sıçrıyor. Kırmızı daha
koyulaşıyor. Kadını kıskıvrak yakalamaya çalışan ellere sıçrayan sıvı, onları
öldürüyor. Kırmızı sıvının sıçradığı yaşlı eller sönerken tuhaf bir duman
çıkıyor. Kokusu kanserli bir nefes gibi acı.
Kadın bağırıyor. Hala ölmemiş
eller var, kadını yakalamak için çırpınıyorlar, çatıdaki adam tekrar ortaya
çıkınca, yaşlı eller çatıya dönüyor. Kadın, adamı görünce bağırmaktan vazgeçip
sadece perişan bir halde ağlamaya devam ediyor.
Uuuuuu. Üşüdüm ve
sinirlendim. Anlaşılan tüm gece kadın ağlayacak. Ben bu rüyadan çıkmak
istiyorum ama sanki duvardaki eller benim farkıma vardı ve bana doğru uzanmaya
çalışıyorlar. Vuuuuu. Benim adım Rüya Avcısı, ben korkak değilim. Rüyanın içine
tekrar dalacağım.
Odanın içindeki adım
sesleri daha yakın ve daha tanıdık. Duvarın dibindeki kadının gözleri kapalı.
Etrafındaki onlarca el tarafından esir alınmış. Başında şapka olan çatıdaki
adam yine görülüyor. Bir anda odanın içi yine cam yağmuruna maruz kalıyor. Bu sefer
cam parçaları yere çarpacakları sırada, yumruk büyüklüğünde iğrenç sineklere
dönüşüyorlar. Kirli kanatlarını o kadar hızlı çırpıyorlar ki, odanın içi aniden
dayanılmaz bir vızıltıyla sıvanıyor. Yapışkan, kirli ve acımasız vızıltı midemi
bulandırıyor. Masanın üzerindeki boş şişe yine bir el tarafından kadının yanına
doğru fırlatılıyor. Kadının gözleri hala kapalı. Sinekler havada aç bir halde
uçuşuyorken, duvardan çıkan eller sinekleri yakalamaya çalışıyor. Vvvvvvvv.
Sinek avcısı eller. Hayal gücüne bak. Sinekler kadına doğru hücum ediyor ama
duvardaki eller sanki kadını korumaya çalışıyormuş gibi sinekleri yakalayarak
eziyorlar. Sinekler ezilirken acıyla çığlık atıyormuş gibi sesler çıkarıyorlar.
Duvardaki yaşlı eller sanki kadını azman sineklere kaptırmak istemiyorlar. Duvarın
dibi sinek ölüleriyle doluyor.
Duvarın dibindeki ölü
sineklerin yanında yatan kadın aniden gözlerini açıyor. Yüzünde acayip bir öfke
var. Beklenmedik, acınası bir öfke. İsyan mı, korku mu anlaşılır değil? Nnnnnn.
Duvardaki eller, korkmuş gibi yumruk olup aşağıya doğru sarkıyorlar. Boyun
eğiyorlar gibi hareketsiz kalıyorlar. Çatıdaki adam odanın içine doğru düşüyor
ve düşerken bir cam patlıyor. Kadın öfkeyle gözlerini yumuyor. Görüntü
kararıyor.
Rüya bitiyor. Hayyyyy be
çok lezzetli bir rüyaydı. Bu gece başka bir rüyayı ziyaret etmeme gerek
kalmadı. Ben bu rüyayı özümseyeceğim. Sindireceğim ve algılarımın ardına
biriktireceğim. Mmmmmmm. Başka bir rüyada görüşelim.
Benim adım Rüya Avcısı.
Daha önce karşılaşmıştık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder