Merhaba.
Benim adım Rüya Avcısı. Daha önce tanışmıştık.
Kendimi bırakıp insanların
rüyalarında dolaşıyorum. Şahıslar umurumda değil, ben onların hayalleriyle
besleniyor, karanlık dünyalarında nefes alıyorum ve iştahıma uygun olanı yutup,
aklımda sindiriyorum.
Şimdi algılarımı
temizleyip, kim bilir kimlerin rüyalarını yaşayacağım?
Merhaba, içeri girebilir
miyim?
Çok sıcak günleri seviyorum, çünkü herkesin penceresi açık,
herkesin aklı açık. Böylelikle rüyalarda dolaşmam kolay oluyor. Sıcak benim
iştahıma göre rüyalar üretiyor. Keyifli bir yolculuğa daha çıkacağım bu gece.
İiiiii işte onlardan biri. Büyük, karanlık bir göl görüyorum,
masallarda anlatılan, ormanın tam ortasında, yemyeşil bir göl bu. Gölün kenarında
yedi, sekiz yaşlarında bir kız çocuğu var. Elinde boş bir çuvalla gölün
kıyısına geliyor. Çocuğun yüzünü görüyorum, ağlamış şşşşşş ağlamış, gözyaşları
acıklı çizgiler oluşturmuş yanaklarında. Hıçkırıyor ama ağlaması durmuş. Ağlaması
durmuş ama hırsı dinmemiş. Üzülmüş ama büyük bir insanın kudretiyle dolu. Yaptığı
işi bitirmek isteyen bir kararlılıkla. Çocuk tam gölün kenarında eğiliyor ve
gölün içine elini sokuyor hıçkırıklarla. Bir yandan mırıldanıyor “ben sana uslu
ol demedim mi?” diye. “Ben sana yaramazlık yaparsan başına bunlar gelir demedim
mi?” diye ağlamaklı bir şekilde gölün içinden çıkardığı şeyi çuvalın içine
atıyor. Gölden ne çıkardığını görmüyorum.
Mmmmm bilinçaltı korkularıyla beslenen rüyalara bayılırım. Gizemli
rüyalara bayılırım ve neler olacağını merak ederim. Umarım kısa bir rüya olmaz
zzzzzz.
Kız çocuğu çuvalı sürüklemeye başlıyor. Gölün hemen yanındaki
karanlık ormana doğru götürüyor çuvalı. Çuval ağır değil ama yerdeki
yapaklardan bir iz oluşturuyor. Çocuk ormana giriyor ve ilerliyor. Bir yandan
hıçkırıklarla mırıldanmaya devam ediyor. “Ben sana uslu ol demedim mi? O göle
tek başına gitme demedim mi?” Kız çocuğu ağaçların arasında bir yerde duruyor
ve çuvalını yere boşaltıyor. Ben yine çuvalı ve yerde ne olduğunu görmüyorum. Mmmmm.
Ama feci merak ediyorum. Çocuk ağlamaktan perişan olmuş ve artık ağlayacak
takati kalmadığı için kuru hıçkırıklarla yetinmek zorunda.
“Ben sana yaramazlık yaparsan başına bunlar gelir demedim mi?”
Kız çocuğunun üzerinde el örgüsü bir hırka var ve ıslak. Kkkkkk.
Islak olması beni korkutuyor.
Kız çocuğu ayaklarını sürüyerek gölün yanına tekrar geliyor ve gölün
içine elini sokarak oradan bir şey alıp çuvalın içine tekrar koyuyor. Ben yine
ne olduğunu görmüyorum. Şşşşş sessiz olun ve rüyaya kulak verin. Bu rüyanın
sonu çok acı. Benim için güzel ama sizin içiniz acıyabilir. Bunu tecrübelerime
dayanarak söylüyorum. Susun nnnn ve çocuğa kulak verin.
“Ben sana sözümden dışarı çıkma demedim mi?” Kız çocuğu kuru kuru
hıçkırıyor ve elindeki çuvalı aynı yere kadar sürüklüyor. Ay ışığı ağaçların
sadece bir yanını aydınlatmış ama ben çocuğun çuvalını boşalttığı yeri
göremiyorum. Bunu görmek için haftalarca bu rüyada yaşamaya razıyım. Ooooo
benim gibi bir Rüya Avcısı merakla beslenir.
Kız çocuğu tekrar göle gidiyor. Tekrar ağaçların arasına geliyor.
Tekrar söyleniyor. Tekrar hıçkırıklara boğuluyor.
O ne? Ağaçların arasında birini fark ediyorum, sadece ben
görüyorum oradaki karartıyı, çocuk farkında değil. Bir kadın mı o? Hayır bir
adam galiba. Ağaçların arasından çocuğu seyreden kişinin cinsiyetini
anlamıyorum ama onun ağladığını görüyorum. Hem de öyle bir ağlamak ki,
elleriyle dizlerini dövüyor. Uuuuuuu.
“Ben şimdi ne yapacağım sensiz?” çocuk hıçkırıklarla gölden yeni
bir çuvalla geliyor ve ağaçların arasındaki yere çuvalını döküyor.
Şimdi görüyorum çuvaldan döküleni. Dikkatli olun, ay ışığı burayı
daha fazla aydınlatıyor. Çuvaldan bir bebek düşüyor. Tıpkı kız çocuğuna
benzeyen bir oyuncak bebek bu. Tıpkı kız çocuğu gibi bir hırka giyinmiş. Hırka tıpkı
kız çocuğunun giyindiği gibi ıslak. Oyuncak bebeğin saçları tıpkı onu taşıyanın
olduğu gibi kıvır kıvır.
“Ben sana uslu ol, yaramazlık yapma demedim mi? Ben şimdi ne
yapacağım?” diyor kız çocuğu. Çuvaldan düşen oyuncak bebek yeni açılmış bir
çukura yuvarlanıyor.
Hhhhhhh. Mezara benzeyen çukurun içini görüyorum şu an. Sonra dönüp
ağaçların arasından kız çocuğunu seyreden kişiye bakıyorum. Karartı dizlerini
üzerine çökmüş elleriyle yüzünü kapamış ağlıyor. Başını iki yanına sallayarak
ağıt yakıyor. Rrrrrr.
Tekrar kız çocuğunun olduğu yere dönüyorum. Çuvaldan düşen bebek
yuvarlanarak çukura düşüyor ve ben çukurdaki diğer bebekleri görüyorum. Onlarca
aynı bebek yatıyor orada. Onlarca ıslak hırkalı, kıvırcık saçlı bebeğe
bakıyorum.
İiiiii işte burası çok tuhaf. Mezara benzeyen ve bebeklerle dolu
çukur suyla dolmaya başlıyor. Çukurun iki köşesinden ırmak gibi su akıyor
çukura. Çukuru dolduran ilk ırmağı izliyorum, kız çocuğu elindeki çuvalı
sımsıkı tutmuş ve ağlamaya başlamış. Gözyaşları oluk oluk önüne akıyor ve
oradan çukura doğru gidiyor. Küçük bir kızdan nasıl olur da bu kadar gözyaşı
akar? Sonra diğer ırmağı takip ediyorum. O ırmak ağaçların altında
çıldırırcasına ağlayan kişiye ait. Bir kadına benziyor ağaçların ardındaki kişi
ama bir babaya da benziyor. Ta oradan çukura kadar gözyaşı ırmağı geliyor. Daha
gür, daha coşkulu bir ırmak bu.
Vvvvvv vay be enfes bir rüyayı sindiriyorum.
Çukur ağzına kadar suyla doluyor. Gözyaşıyla doluyor. Bebekler gecenin
karanlığında, ay ışığının soğuk maviliğinde suyun dibinde görülüyorlar.
Gözyaşında boğulan oyuncak bebekler.
Oooooo bu rüya bitmeseydi keşke. Rüyanın sahibi için korkunç
olabilir ama benim için enfesti. Rüyaları lezzetli yapan şey bu işte.
Bu gecelik bu kadar yeter. Dinlenmeliyim ve bu rüyayı sindirmeliyim.
Mmmmm bunu zevkle yapacağım.
Hadi siz de gidin, rüyalar görün. Özgürce görün. Nnnnnnn.
Korkmayın bu gece daha fazla avlanmayacağım. Mmmmm.
Benim adım rüya avcısı daha önce karşılaşmıştık.
.
Çok korkunç bir rüya, etkileyici biryazı olmuş.Nefes almadan okudum.
YanıtlaSilçok rüya gören bir kişi olarak şükür ki rüya avcısıyla henüz tanışmadım:) Güzel hikaye olmuş.kaleminize sağlık..
YanıtlaSil