27 Eylül 2011 Salı

DİSTOPİK YAZILAR 2



Distopik bir hayatta yaşamak istiyor muyum gerçekten? Bu soruyu bilerek ve acımasızca soruyorum kendime. Bitmiş bir dünyayı daha şimdiden merak ediyor olabilir miyim? Daha yeni yeni, teknoloji denen şeyin tadını çıkarmaya başlamışken, ne acelem var teknolojinin mahvettiği bir dünyayı merak etmek için.

Bence işin zevki o zaman başlayacak.

İşin en kötü tarafı ben o dünyayı göremeyeceğim. Ama hayal gücümde o dünyayı yaratarak keyfini çıkarmak gibi bir meziyet edinmeye çalışıp, o lezzetin kokusunu almaya çalışıyorum.

Öyle bir gün gelecek ve insanlar yollarda dolaşırken hiçbir teknolojik aygıtla karşılaşmayacak. Daha doğrusu, hiçbir çalışan mekanizmayla karşılaşmayacak. Birbirleriyle konuşmak için yüz yüze ve kendi seslerini kullanmak zorunda kalacaklar. Telefon, televizyon, internet, uydular, arabalar, uçaklar olmayacak.

İnsanlar kendilerini ortaçağın göbeğinde bulacaklar. Ama teknolojik bir çöplüğün tam ortasında. Kendilerine sığınmak için gökdelenlerin yıkıntılarında yer bulabilecekler. Yemek için tekrar toprağı ekmek zorunda kalacaklar. Tabii toprak diye bir şey bulabilirlerse. Çocuklarını eğitmek için iş kendilerine düşecek. Yemeklerini pişirmek için çalı çırpı yakacaklar. Kahve bulamayacaklar. Avlanmak için hayvan bulamayacaklar. Kendilerini savunmak için yine ok, yay kullanmak zorunda kalacaklar.




Ben böyle bir dünyada yaşamak isterdim.

Neden?

O zaman sanal yaşamayacağımı düşünüyorum. Birilerine hizmet ederek kazandığım parayla hayatımı idame ettirmek zorunda kalmayacağım. İlkel bir mutluluğu yaşamak için mücadele ederken asıl keyfi o zaman yaşayacağım.

Şu soruyu da kendime soracak kadar cesaretliyim. Çocuğumu böyle bir dünyada yetiştirmek ister miyim?

Evet.

Başkalarının dikte ettiği şeyleri öğrenmek zorunda olmadan, hayatını kendi yönlendirebileceği bir dünyada yaşamasını istemek bence en önemli şey. Bilgisayarda oyun oynayacağına dışarıda kendi hayal gücüyle oyunlar yaratması daha mantıklı değil mi sanki?

Belki o zaman insanlar tembellikten kurtulur, tekrar kitap okumaya başlarlar. Tabi kitaplar basılı olarak kalırsa.

Para kullanmak zorunda olmadan tamamen yıkılmış bir teknolojinin gölgesinde insan ne kadar huzurlu olur kim bilir?

Ama korkmayın şimdilik bu mümkün değil. Distopik bir yaşam şu anlık yazarların parmaklarındaki büyüde saklı kalacak. Bizler kendimizin kölesi olarak yaşamaya mahkum olacağız. Ben memnun değilim ama olsun, en azından öyle bir dünyanın olacağına inanıyorum.

Erol Çelik 2011-09-27

erolcelikdepo@gmail.com
www.erolcelik.net