24 Eylül 2012 Pazartesi

RÜYA AVCISI ( DİLENCİ VE BEDEL )



Merhaba.
Benim adım Rüya Avcısı. Daha önce tanışmıştık.
Kendimi bırakıp insanların rüyalarında dolaşıyorum. Şahıslar umurumda değil, ben onların hayalleriyle besleniyor, karanlık dünyalarında nefes alıyorum ve iştahıma uygun olanı yutup, aklımda sindiriyorum.
Şimdi algılarımı temizleyip, kim bilir kimlerin rüyalarını yaşayacağım?

Merhaba, içeri girebilir miyim?

Mmmm tekrar sizinle buluşmak ne kadar güzel. İnsanoğlunun açlığına hizmet etmek ne kadar güzel. Amacım hizmet etmek olmasa da, bunu seviyorum. Benim gördüğümün bir kısmını yaşamanızı istiyorum. Bu da benim zevkim.

Uzun süredir lezzetli bir rüya sunmamıştım size, bu yüzden hemen avlanmaya çıkıyorum.

Süzülüyorum. Akıyorum. İnsanların akıllarının ürettiği elektrikte kendime yol buluyorum. Sssss burası rengârenk. Şekillerin hepsi oval ve yumuşak. Ne zaman iyi bir rüya bulacağıma aldırmadan yüzüyorum hayallerin arasında. İşte bunu çok seviyorum. O kadar çok duygu tadıyorum ki, bana bile çok geliyor. Size şu an yaşadıklarımı anlatmaya kalksam korkarsınız. Belki bir daha uyuyamazsınız. Yanlışlıkla tadına varacak olsanız, bir daha uyanmak istemezsiniz. Güvenin bana. Size vaatte bulunmak için veya korkutmak için söylemiyorum bunları.

Şşşşş işte yakaladım bir tane. Algıların içine dalmadan önce burasının nasıl bir yer olduğunu, sizin anlayabileceğiniz bir dilde anlatmaya çabalayacağım. Elbette böyle bir riske girmeme gerek yok ama bu benim hoşuma gidecek.
Şöyle düşünün, dünyada milyarlarca insan var, bunlara ölmüş olan insanları da ekleyin. Bunca insana huzur buldukları bir dünya hayal etmelerini söyleyin. Daha sonra korktukları bir dünya hayal etmelerini söyleyin. Karşınıza ne kadar çok hayal çıkar inanamazsınız. İşte benim yaşadığım dünya bu kadar değişken ve bu kadar muhteşem.

Bakın kapı çalıyor. Uuuu anlatacaklarım vardı daha ama güzel bir rüya gibisi var mı? Hadi yeni bir rüyanın kapısını aralayalım ve aklınızın derinliklerine yeni bir çentik atalım.

Ağlayan bir kadın görüyorum. Çok yaşlı değil ama yorgun. Özlem dolu. Karanlık bir odada yalnız başına ağlıyor. Gözyaşlarından oluşmuş bir gölün tam ortasında. Kapı çalıyor tekrar. Ağlayan kadın başını kaldırıyor. Bir süre dinledikten sonra başını iki yana sallayarak ağlamaya devam ediyor. Sanki buna ihtiyacı varmış gibi.
Kapı ısrarla çalınca ayağa kalkıyor ve öfkeyle kapıyı açıyor. Aaaa kapıda tıpkı kendine benzeyen bir kadın var. Yüzünde bir müjde taşır gibi gülümsüyor ağlayan kadına. Fakat kıyafetleri bir dilenciyi andırıyor. Yüzü gözü kir içinde ama çehresi apaydınlık.
Ağlayan kadın, dilenciye ne istediğini soruyor.
Dilenci “bedelini öde, sana kaybettiklerini geri vereyim” diyor.
Ağlayan kadın “defol!” diyor.
Dilenci “bana bak” diyor. “Yüzüme bak ve benim kim olduğumu gör, sonra defet beni başından.”
Kadın, dilencinin yüzüne bakıyor ve ağlamaya devam ediyor. “Bu olamaz.”
“Olur. Sen sadece bedelini öde, ben de sana kaybettiklerini geri vereyim.” Dilencinin yüzünde bir güven var ki, ancak Rüya Avcısının anlayacağı cinsten. “Bunu sen istedin ve isteklerinin gerçekleşeceği tek yer burası. Hadi fırsatı kaçırma. Yoksa inancını kaybedersin ve bu fırsat uçup gider.”
Ağlayan kadın isyan edercesine dilencinin yüzüne nefretle bakar.

Oooo buradan sonrasını merak ettim doğrusu. Eğer benim tahmin ettiğim doğrultuda ilerlerse bu rüya, hepinize iyi bir ders olacak ve başta anlatmaya çalıştığım şeyi kavramanıza yardımcı olacak.

“Sevdiklerimi geri getiremezsin.” Ağlayan kadın, hızla ümidini yitirir gibi yüzünü buruşturur.
Dilenci ustalıkla gülümsemeye başlar. “Sen bedelini ödemeyi kabul et, ben her sevdiğini geri getiririm.”
“Git başımdan kadın, senden isteyeceğim şeyi geri getiremezsin.” Ağlayan kadının sesinde karanlık bir titreme var.
“Sakın inancını kaybetme yoksa ben yok olurum. Buraya senin arzuların sayesinde geldim ve senin istediğin şeyi yapmaya hazırım ama sadece bunu bana söylemen gerek. Ve elbette bedelini ödemeyi kabul etmen.” Dilenci cebinden bir oyuncak araba çıkarttı ve ağlayan kadına uzattı.
Ağlayan kadın tokat yemiş gibi, şaşkınlıkla oyuncak arabayı aldı ve dizlerinin üzerine çökerek feryatlar halinde ağlamayı sürdürdü.
“Sadece bana ne istediğini söyle.”
“Bedeli ne olacak peki?”
“Ne istediğini söyle, bende bedelini söyleyeyim.”
“Bana oğlumu geri getirebilir misin?” Ümit, beyaz bulutlar olarak kadının etrafını sardı.
“Sana oğlunu geri getiririm ama bana bedelini ödeyip ödeyemeyeceğini söyle.”
“Sen bana olgumu geri getir bedelini, ne olursa olsun bedelini ödemeye hazırım.”
Dilenci gülümsedi ve ağlayan kadının yanına dizlerinin üzerine çöktü. Şefkatli bir ses tonuyla “Bedelini ödemeye hazır mısın gerçekten?”
“Mümkün olmayan bir şeyin bedeli ne olabilir?”

Durun bir dakika. Buradan sonrasını anlatıp anlatmamak doğrumudur bilmiyorum. Bildiğim tek şey, siz bunu istiyorsunuz ve belki bu rüyanın benzerini gördünüz ama yapmalı mıyım? Bu rüyaya dalmadan önce, önüme seçenek sunulsaydı belki başka bir rüyaya zıplayabilirdim ama şimdi, tam bu noktada devam edeceğim. Hem benim dünyamı anlamanızın en iyi yolu bu.
Zzzzz buyurun devam edelim.

“Hadi bana bedelin ne olduğunu söyle” diye hıçkırıklarla sordu ağlayan kadın.
“Sana oğlunu geri getireceğim ama bedeli ağır olacak. Hiçbir doktor iyi edemeyecek seni. Çünkü iyi olmak istemeyeceksin. Bu bedeli ödemeye devam etmek isteyeceksin. Bunu istiyor musun?”
“Eğer oğluma kavuşacaksam, evet. Bedelini ödeyeceğim.”
“Tamam, o zaman oğlunu sana getireceğim.”
Ağlayan kadın aniden sustu ve dilenciye öfkeyle baktı. “Bedel nedir?”
Dilenci ayağa kalktı.
“Bedel nedir?”
“Bedel” dilenci sağ kolunu havaya kaldırdı ve tuhaf bir hareket yaptı. Merdiven boşluğundan adım sesleri gelmeye başladı.
Uuuuuu.
“Artık aklını hayal dünyasına teslim ettin. Bedenin, insanların gerçek diye adlandırdığı dünyada yaşayacak ama aklın burada, hayal dünyasında yaşayacak. Bedel bu. İnsanlar senin aklını kaybettiğini zannedecek ama sen burada, oğlunla yaşayacaksın. Onunla istediğin kadar vakit geçireceksin.”
Ağlayan kadının yüzü gülmeye başladı. Oğlunun adım sesleri yakınlaşmıştı.
“Oğlum?”
“Anne.”
Dilenci artık ortadan kaybolmalıydı.

Ffffff çok iyi bir rüyaydı. Beslendim. Size anlatmak istediğim her şey bundan ibaret. Gerçek diye zannettiğiniz dünya aslında, kısıtlı bir yaşam. Hiçbir şey elinizde değil. İstediğiniz her şey için bedel ödemelisiniz.
Eğer bu kadın gibi rüyalar âleminde yaşamaya karar verirseniz beni bulun.

Benim adım Rüya Avcısı. Daha önce karşılaşmıştık zaten.



Erol Çelik
24 Eyl. 2012



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder